| Deutsch▲▼ | Türkisch▲▼ | kategori | tip | |
|
Dekl. Arbeit f X bestimmt | Einzahl | Mehrzahl | | Nominativ | | | | | | Genitiv | | | | | | Dativ | | | | | | Akkusativ | | | | |
|
iş | | Substantiv | |
|
mit Hochdruck arbeiten |
yüksek tempoda çalışmak | | Verb | |
|
arbeiten |
çalışmak | | | |
|
auf Hochtouren plplural arbeiten |
yüksek tempoyla çalışmak | | Redewendung | |
|
an einem Plan arbeiten
Planung |
bir plan üzerine çalışma yapmak | | Verb | |
|
durcharbeiten; ohne Pause arbeiten |
aralıksız çalışmak | | Verb | |
|
mit voller Kraft (arbeiten) |
harıl harıl | | | |
|
sie arbeiten |
çalışıyorlar | | | |
|
sie arbeiten |
onlar çalışıyor/çalışıyorlar | | | |
|
mühsames Arbeiten n |
emek, -ği
(emeği) | | Substantiv | |
|
arbeiten lassen |
çalıştırmak | | Verb | |
|
wir arbeiten |
biz çalışıyoruz | | | |
|
Überstunden arbeiten
Arbeit |
fazla mesai çalışmak | | Verb | |
|
auf Erfolgsbasis arbeiten |
başarı bazlı çalışmak | | Verb | |
|
Ich muss arbeiten. |
Çalışmalıyım. | | | |
|
als Angestellter arbeiten
Arbeit |
memur olarak çalışmak | | | |
|
im Garten arbeiten
Gartenarbeit |
bahçede çalışmak | | Verb | |
|
Wir arbeiten zusammen.
Arbeit |
Beraber çalışıyoruz. | | | |
|
ich muss arbeiten |
çalışmak zorundayım | | | |
|
an sich arbeiten
Charakter |
kendini geliştirmek | | Verb | |
|
Sie arbeiten nie. |
Onlar hiçbir zaman calışmıyorlar. | | | |
|
Wir arbeiten jetzt nicht, aber vielleicht können wir zukünftig arbeiten.
Arbeit |
Şimdi çalışmıyoruz ama belki ilerde çalışabiliriz. | | | |
|
gründlich arbeiten |
özenli çalışmak | | Verb | |
|
arbeiten; lernen, sich bemühen |
çalışmak | | Verb | |
|
auf eigene Rechnung arbeiten |
kendi hesabına çalışmak | | | |
|
ich werde nicht arbeiten
Arbeit |
calışmayacağım | | | |
|
an einer Erfindung arbeiten |
bir buluş için çalışmak | | Verb | |
|
auf dem Feld arbeiten
Landwirtschaft |
tarlada çalışmak | | | |
|
gemäß den Vorschriften arbeiten |
talimatlara göre çalışmak | | | |
|
Tag und Nacht arbeiten |
gecesini gündüzüne katmak | | Redewendung | |
|
Ich muss am Montag arbeiten.
Arbeit |
Pazartesi günü çalışmak zorundayım. | | | |
|
Ich gehe jetzt auch arbeiten. |
Ben de çalışmaya gidiyorum şimdi. | | | |
|
als Arzt arbeiten (/ tätig sein)
Berufe |
hekim olarak çalışmak | | | |
|
Wir arbeiten von neun bis fünf.
Arbeit, Zeitangabe / (arbeiten) |
Biz dokuzdan beşe kadar çalışırız. | | | |
|
Am Samstag muss ich arbeiten. Wenn ich frei gehabt hätte, wären wir gekommen.
Arbeit, Besuch / (kommen) |
Cumartesi ben işde olcam ( = olacağım). Boş olsam gelirdik. | | | |
|
Hast du heute gearbeitet? / Warst du heute arbeiten?
Tagesablauf |
Bugün çalışıyor musun? | | | |
|
Du solltest mehr arbeiten! |
Daha çok (/ fazla) çalışmalısın. | | | |
|
sorgfältig und angestrengt arbeiten |
emek vermek | | Verb | |
|
schwer arbeiten; ackern ugsumgangssprachlich
Arbeit |
ağır çalışmak | | Verb | |
|
Wir müssen beide an uns arbeiten.
Beziehung |
İkimizin de üzerimizde çalışmamız gerekiyor. | | | |
|
Am Wochenende arbeiten sie nur für Notfälle.
Arbeit / (Notfall) |
Hafta sonunda sadece acil durumlar için çalışıyorlar.
(acil durum) | | | |
|
Ich muss bis zum 31. Dezember arbeiten.
Arbeit, Datum |
31 Aralık'a kadar çalışmak zorundayım. | | | |
|
Ich denke an die, die morgen arbeiten werden. |
Yarın çalışacak olanları düşünüyorum. | | | |
|
Wenn geöffnet wird, könnte ich dort arbeiten. |
Açıldığı zaman orada çalışırım. | | | |
|
Man muss dort viel arbeiten.
Arbeit |
Burada çok çalışmalı. | | | |
|
Ich habe heute keine Lust zu arbeiten. |
Bugün canım çalışmak istemiyor. | | | |
|
Du musst nicht so hart arbeiten.
Arbeit, Ratschlag |
Bu kadar çok çalışmak zorunda değilsin. | | | |
|
Ich war kaum in der Lage zu arbeiten. |
Neredeyse çalışamıyordum.
(Impossibilitivsuffix -ama- ) | | | |
|
Ich bin arbeiten und habe heute einen langen Tag vor mir. Ich werde erst gegen 19 Uhr daheim (/ zuhause) sein.
Tagesablauf |
İşteyim ve önümde uzun bir gün var, saat 19a doğru evdeyim. | | | |
|
Ich gehe schlafen. Ich muss morgen früh aufstehen und arbeiten.
Tagesablauf |
Uyumaya gidiyorum, yarın erken kalkıp çalışmam gerek. | | | |
|
Ich denke auch an dich, wenn ich am Arbeiten bin.
(denken) |
Bende seni düşünüyorum işte iken.
(düşünmek) | | | |
|
Wenn du deinen Traum verwirklichen willst, musst du härter arbeiten.
Ratschlag |
Hayalini gerçekleştireceksen, daha fazla çalışmak zorundasın.
(gerçekleştirmek = Kausativ v. gerçekleşmek) | | | |
|
Unter diesen Bedingungen kann ich dort nicht mehr arbeiten.
Arbeit |
Bu şartlar(da) orada çalışamam. | | | |
|
Wie lange arbeitest du (/ arbeiten Sie) schon dort?
Arbeit |
Orada ne zamandan beri çalışıyorsun (/ çalışıyorsunuz) ? | | | |
|
Wie viele Stunden in der Woche arbeitest du (/ arbeiten Sie)?
Arbeit |
Haftada kaç saat çalışıyorsun (/ çalışıyorsunuz)? | | | |
|
Ich bleibe mit ihm die nächsten Tage zu Hause und gehe nicht arbeiten.
Tagesablauf |
Önümüzdeki günlerde işe gitmeyip onunla evde kalacağım. | | | |
|
Wann fängst du denn wieder an zu arbeiten bzw. weißt du schon wo?
Arbeit / (anfangen) |
Ne zaman tekrar çalışmaya başlayorsun veya nerede çalışacağını olsun biliyor musun?
Ne zaman tekrar çalışmaya BAŞLIYORSUN veya nerede çalışacağını olsun biliyor musun? | | | |
|
Ich muss lange (/ bis spät abends) arbeiten, oft bis 22 Uhr.
Arbeit, Zeitangabe |
Geç vakite kadar çalışmam gerekiyordu, çoğu zaman 22'e kadar. | | | |
|
Mögen deine Arbeiten einfach sein (/ gut von der Hand gehen)
Wunsch, Arbeit |
işlerinde kolay gelsin | | | |
sonuç garantisiz Generiert am 09.11.2024 18:37:36 Yeni kayıtkaydları kontrol etIm Forum nachfragenandere Quellen (TR) Häufigkeit 2 |