pauker.at

Türkisch Deutsch zwielichtige Person

Übersetze
FilternSeite < >
DeutschTürkischKategorieTyp
bestimmte Person f belli insanSubstantiv
überfahren [Person, Haltesignal]
Verkehr, Autofahren
çiğnemekVerb
zerdrückt, gequetscht; unterdrückt [Person] ezik, -ği
(eziği)
Adjektiv
dahinter, hinter einer Person
Lokalisation
(kişinin) arkasında
Arbeitskraft f [Person]
Arbeit
işçi; elemanSubstantiv
Identität f (einer Person) hüviyet
einsam [Person] kimsesiz, yapayalnızAdjektiv
abweisend [Person] baştan savanAdjektiv
hervortreten [Person] ortaya çıkmakVerb
vorausgehen [Person] önden gitmekVerb
pro Person kişi başına
besagte Person
Personenbeschreibung
anılan kişi
angesehene Person
f
saygın kişiSubstantiv
humorvoll [Person] şakacı
hinfällig werden [Person] çürümekVerb
voreingenommen, unsachlich [Person] taraf tutan, tarafgirAdjektiv
jede andere Person
f
başka her kişiSubstantiv
undurchsichtig sein [Person] kazanı kapalı kaynamak
Erläuterung: (bir kimsenin) gerçek yüzü bilinmemek
Redewendung
jemand pron; Person
f
kimseSubstantiv
einflussreiche Person f nüfuzlu kişiSubstantiv
in eigener Person bizzat
eine gläubige Person
f
dindarSubstantiv
unbekannte (/ unidentifizierte) Person kimliği belirsiz kişiRedewendung
wiedersehen [Person, Heimat] kavuşmakVerb
ordentliche Person f
Charakter
itinalı kişiSubstantiv
anwesende Person f
Anwesenheit
mevcut kişiSubstantiv
Ich möchte ein Ticket für eine Person, bitte.
Reise, Einkauf
Bir kişilik bilet rica edeyim.
illegal einreisende Person f
Behördenangelegenheit
kaçak giren şahısSubstantiv
Aufschlag m pro Person
Kosten
kişi başına artırmaSubstantiv
eine beliebige Person, irgendjemand herhangi biri
dick [Person] şişmanAdjektiv
Auch wenn du denkst, du bist auf dieser Welt nur eine Person von vielen… Für MICH bist du die Welt!
Liebeserklärung
Bu dünyada herhangi biri olduğunu düşünsen bile, BENIM için sen bu dünyasın!
dick, mollig [Person]
Aussehen
şişmanAdjektiv
eine ersehnte Person (/ Sache) finden kavuşmakVerb
die Höflichkeit in Person sein
Benehmen
kibar bir şahsiyet olmakRedewendung
jede zweite Person f; jeder zweite
Häufigkeit
her iki kişiden biri
auf Bitten n einer Person bir kişinin ricası üzerine
Angaben f,pl zur Person
Personalia
kişisel bilgiler
pl
Substantiv
Dieser Person kann man nicht vertrauen.
Beurteilung, Skepsis
Bu kişi sağlam pabuç değil. ugsRedewendung
lästig, streitsüchtig, schwierig [Person]
Charakter
belâlıAdjektiv
dünn, schlank [Person]
Aussehen
zayıf
faul, träge (Person) tembelAdjektiv
erschöpft sein [Person]; ausgehen [Geld, Ware] tükenmek
Person f, Eigentümer m; Anzeichen für menschliche Anwesenheit ısSubstantiv
nicht vertrauenswürdige Person; falscher Fuffziger fam
Charakter
güvenilmez bir kişi
Ich möchte die Person in deinem Leben sein, die dir Kraft gibt.
Liebe
Hayatında sana güç veren insan ben olmak istiyorum.
Du bist die einzige Person, die ich kenne, die diese Frage wahrscheinlich beantworten kann.
Information
Sen muhtemelen bu soruya cevap verebilecek tanıdığım tek kişisin.
Ich danke Dir für alles, besonders für mein neues Leben, für die Person, die ich jetzt bin.
Liebeserklärung
Sana herşey için teşekkür ederim, özellikle yeni hayatım için, özellikle yeni varlığim için.
Hast du schon einmal alles für eine Person getan, weil dein Herz sagte: Es ist die große Liebe? Sen bir insan için her şey yaptın çünkü kalbin "Bu en büyük aşk" olduğunu söylediği için?
Ich gehe daran fast kaputt, weil mir diese Person so sehr fehlt und ich ständig nur an sie denken muss!
Trennung, Sehnsucht
O insanı o kadar özlediğim ve sürekli aklımda olduğu için mahvolacağım neredeyse!
(mahvolmak)
Dieser Auszug aus dem Familienbuchregister wurde auf Wunsch der Person mit der türkischen Ausweisnummer 321........... erstellt. Er darf nicht zu anderen Zwecken verwendet werden.
Behördenangelegenheit
İşbu Nüfus kağıt örneği yurt dişi ibraz edilmek üzere 321……... T.C. kimlik numeralı kişinin talebi doğrultusunda düzenlemiştir. Başka amaçla kullanılamaz.
Dekl. Person
f

Grammatik
şahıs (> şahsı)Substantiv
Dekl. Person
f
kişi, kimseSubstantiv
Auf dieser Welt gibt es viele Menschen, manche sind glücklich, manche traurig. Manche weinen, manche lachen, aber es gibt eine Person, die hat alles Glück und alle Schönheit verdient, und das bist du!
Spruch, Gruß, Liebe / (verdienen)
Bu dünyada birçok insan var, kimi mutlu, kimi mutsuz, kimi ağliyor, kimi gülüyor ama tüm mütluluk ve güzelliklere layık bir kişi var, o da sensin!
fasten oruç tutmak
1. Pers. Sing. ich faste (ben) oruç tutuyorum 2. Pers. Sing. du fastest (sen) oruç tutuyorsun 3. Pers. Sing. er fastet sie fastet es fastet (o) oruç tutuyor 1. Pers. Plu. wir fasten (biz) oruç tutuyoruz 2. Pers. Plu. ihr fastet (siz) oruç tutuyorsunuz 3. Pers. Plu. sie fasten (onlar) oruç tutuyorlar [auch: onlar oruç tutuyor] Person Deutsch Türkisch 1. Pers. Sing. ich faste nicht (ben) oruç tutmuyorum 2. Pers. Sing. du fastest nicht (sen) oruç tutmuyorsun 3. Pers. Sing. er fastet nicht sie fastet nicht es fastet nicht (o) oruç tutmuyor 1. Pers. Plu. wir fasten nicht (biz) oruç tutmuyoruz 2. Pers. Plu. ihr fastet nicht (siz) oruç tutmuyorsunuz 3. Pers. Plu. sie fasten nicht (onlar) oruç tutmuyorlar [auch/veya: onlar oruç tutmuyor] Person Deutsch Türkisch 1. Pers. Sing. faste ich? (ben) oruç tutuyor muyum? 2. Pers. Sing. fastest du? (sen) oruç tutuyor musun? 3. Pers. Sing. fastet er? fastet sie? fastet es? (o) oruç tutuyor mu? 1. Pers. Plu. fasten wir? (biz) oruç tutuyor muyuz? 2. Pers. Plu. fastet ihr? (siz) oruç tutuyor musunuz? 3. Pers. Plu. fasten sie? (onlar) oruç tutuyorlar mı? [veya: onlar oruç tutuyor mu?] Person Deutsch Türkisch 1. Pers. Sing. faste ich nicht? (ben) oruç tutmuyor muyum? 2. Pers. Sing. fastest du nicht? (sen) oruç tutmuyor musun? 3. Pers. Sing. fastet er nicht? fastet sie nicht? fastet es nicht? (o) oruç tutmuyor mu? 1. Pers. Plu. fasten wir nicht? (biz) oruç tutmuyor muyuz? 2. Pers. Plu. fastet ihr nicht? (siz) oruç tutmuyor musunuz? 3. Pers. Plu. fasten sie nicht? (onlar) oruç tutmuyorlar mı? [veya: onlar oruç tutmuyor mu?]
Verb
hinfällig werden
Person
halsiz düşmekVerb
abstürzen
Präsens Şimdiki Zaman Person Deutsch Türkisch 1. Pers. Sing. ich stürze ab (ben) düşüyorum 2. Pers. Sing. du stürzt ab (sen) düşüyorsun 3. Pers. Sing. er stürzt ab sie stürzt ab es stürzt ab (o) düşüyor 1. Pers. Plu. wir stürzen ab (biz) düşüyoruz 2. Pers. Plu. ihr stürzt ab (siz) düşüyorsunuz 3. Pers. Plu. sie stürzen ab (onlar) düşüyorlar [auch/veya: onlar düşüyor] Futur I Gelecek Zaman Person Deutsch Türkisch 1. Pers. Sing. ich werde abstürzen (ben) düşeceğim 2. Pers. Sing. du wirst abstürzen (sen) düşeceksin 3. Pers. Sing. er wird abstürzen sie wird abstürzen es wird abstürzen (o) düşecek 1. Pers. Plu. wir werden abstürzen (biz) düşeceğiz 2. Pers. Plu. ihr werdet abstürzen (siz) düşeceksiniz 3. Pers. Plu. sie werden abstürzen (onlar) düşecekler [auch/veya: onlar düşecek]
düşmekVerb
abtreten
Präsens Şimdiki Zaman Person Deutsch Türkisch 1. Pers. Sing. ich trete ab (ben) bir şeyden vazgeçiyorum 2. Pers. Sing. du trittst ab (sen) bir şeyden vazgeçiyorsun 3. Pers. Sing. er tritt ab sie tritt ab es tritt ab (o) bir şeyden vazgeçiyor 1. Pers. Plu. wir treten ab (biz) bir şeyden vazgeçiyoruz 2. Pers. Plu. ihr tretet ab (siz) bir şeyden vazgeçiyorsunuz 3. Pers. Plu. sie treten ab (onlar) bir şeyden vazgeçiyorlar [auch/veya: onlar bir şeyden vazgeçiyor] Futur I Gelecek Zaman Person Deutsch Türkisch 1. Pers. Sing. ich werde abtreten (ben) bir şeyden vazgeçeceğim 2. Pers. Sing. du wirst abtreten (sen) bir şeyden vazgeçeceksin 3. Pers. Sing. er wird abtreten sie wird abtreten es wird abtreten (o) bir şeyden vazgeçecek 1. Pers. Plu. wir werden abtreten (biz) bir şeyden vazgeçeceğiz 2. Pers. Plu. ihr werdet abtreten (siz) bir şeyden vazgeçeceksiniz 3. Pers. Plu. sie werden abtreten (onlar) bir şeyden vazgeçecekler [auch/veya: onlar bir şeyden vazgeçecek]
bir şeyden vazgeçmekVerb
heulen ugs /weinen ağlamak
1. Pers. Sing. ich heule (ben) ağlıyorum 2. Pers. Sing. du heulst (sen) ağlıyorsun 3. Pers. Sing. er heult sie heult es heult (o) ağlıyor 1. Pers. Plu. wir heulen (biz) ağlıyoruz 2. Pers. Plu. ihr heult (siz) ağlıyorsunuz 3. Pers. Plu. sie heulen (onlar) ağlıyorlar [auch: onlar ağlıyor] Person Deutsch Türkisch 1. Pers. Sing. ich heule nicht (ben) ağlamıyorum 2. Pers. Sing. du heulst nicht (sen) ağlamıyorsun 3. Pers. Sing. er heult nicht sie heult nicht es heult nicht (o) ağlamıyor 1. Pers. Plu. wir heulen nicht (biz) ağlamıyoruz 2. Pers. Plu. ihr heult nicht (siz) ağlamıyorsunuz 3. Pers. Plu. sie heulen nicht (onlar) ağlamıyorlar [auch: onlar ağlamıyor] Person Deutsch Türkisch 1. Pers. Sing. heule ich? (ben) ağlıyor muyum? 2. Pers. Sing. heulst du? (sen) ağlıyor musun? 3. Pers. Sing. heult er? heult sie? heult es? (o) ağlıyor mu? 1. Pers. Plu. heulen wir? (biz) ağlıyor muyuz? 2. Pers. Plu. heult ihr? (siz) ağlıyor musunuz? 3. Pers. Plu. heulen sie? (onlar) ağlıyorlar mı? [auch: onlar ağlıyor mu?] Person Deutsch Türkisch 1. Pers. Sing. heule ich nicht? (ben) ağlamıyor muyum? 2. Pers. Sing. heulst du nicht? (sen) ağlamıyor musun? 3. Pers. Sing. heult er nicht? heult sie nicht? heult es nicht? (o) ağlamıyor mu? 1. Pers. Plu. heulen wir nicht? (biz) ağlamıyor muyuz? 2. Pers. Plu. heult ihr nicht? (siz) ağlamıyor musunuz? 3. Pers. Plu. heulen sie nicht? (onlar) ağlamıyorlar mı? [auch: onlar ağlamıyor mu?] Aussage Verneinung Frage Verneinende Frage Verb heulen [heulte, habe geheult] ağlamak Person Deutsch Türkisch 1. Pers. Sing. ich werde heulen (ben) ağlayacağım 2. Pers. Sing. du wirst heulen (sen) ağlayacaksın 3. Pers. Sing. er wird heulen sie wird heulen es wird heulen (o) ağlayacak 1. Pers. Plu. wir werden heulen (biz) ağlayacağız 2. Pers. Plu. ihr werdet heulen (siz) ağlayacaksınız 3. Pers. Plu. sie werden heulen (onlar) ağlayacaklar [auch: onlar ağlayacak] Person Deutsch Türkisch 1. Pers. Sing. ich werde nicht heulen (ben) ağlamayacağım 2. Pers. Sing. du wirst nicht heulen (sen) ağlamayacaksın 3. Pers. Sing. er wird nicht heulen sie wird nicht heulen es wird nicht heulen (o) ağlamayacak 1. Pers. Plu. wir werden nicht heulen (biz) ağlamayacağız 2. Pers. Plu. ihr werdet nicht heulen (siz) ağlamayacaksınız 3. Pers. Plu. sie werden nicht heulen (onlar) ağlamayacaklar [auch: onlar ağlamayacak] Person Deutsch Türkisch 1. Pers. Sing. werde ich heulen? (ben) ağlayacak mıyım? 2. Pers. Sing. wirst du heulen? (sen) ağlayacak mısın? 3. Pers. Sing. wird er heulen? wird sie heulen? wird es heulen? (o) ağlayacak mı? 1. Pers. Plu. werden wir heulen? (biz) ağlayacak mıyız? 2. Pers. Plu. werdet ihr heulen? (siz) ağlayacak mısınız? 3. Pers. Plu. werden sie heulen? (onlar) ağlayacaklar mı? [auch: onlar ağlayacak mı?] Person Deutsch Türkisch 1. Pers. Sing. werde ich nicht heulen? (ben) ağlamayacak mıyım? 2. Pers. Sing. wirst du nicht heulen? (sen) ağlamayacak mısın? 3. Pers. Sing. wird er nicht heulen? wird sie nicht heulen? wird es nicht heulen? (o) ağlamayacak mı? 1. Pers. Plu. werden wir nicht heulen? (biz) ağlamayacak mıyız? 2. Pers. Plu. werdet ihr nicht heulen? (siz) ağlamayacak mısınız? 3. Pers. Plu. werden sie nicht heulen? (onlar) ağlamayacaklar mı? [auch/veya: onlar ağlamayacak mı?]
Verb
Ergebnis ohne Gewähr Generiert am 11.11.2024 17:54:20
neuer EintragEinträge prüfenIm Forum nachfragenandere Quellen Häufigkeit
Ä
  <-- Eingabehilfe einblenden - klicken