| Deutsch▲▼ | Türkisch▲▼ | Kategorie | Typ | |
|
Warum bist du so skeptisch (/ misstrauisch)?
Skepsis |
Neden çok kuşkulusun? | | | |
|
vor Ungeduld brennen |
(çok) sabırsızlanmak | | Verb | |
|
Dass Du an mich denkst, ist sehr erfreulich.
Beziehung, Korrespondenz, Lob |
Beni düşünmen çok hoş.
(düşünmek) | | | |
|
Die Nachricht beunruhigte sie/ihn sehr.
Reaktion / (beunruhigen) |
Haber onu çok rahatsız etti. | | | |
|
Wir beide werden noch schöne Tage zusammen haben.
Kontakt, Bekanntschaft, Beziehung |
Seninle çok güzel günlerimiz olacak daha. | | | |
|
Du bist sehr süß.
Flirt |
Çok tatlısın. | | | |
|
Ich wusste das schon seit langem.
Wissen, Information |
Bunu çok uzun zamandan beri zaten biliyordum. | | | |
|
Bitte mache dir nicht so große Sorgen, es geht ihm gut.
Beruhigung, Befinden |
Lütfen bukadar çok endişe etme, onun durumi iyi. | | | |
|
Ich habe viele Geschenke bekommen, aber mein größter Wunsch konnte nicht erfüllt werden.
Geschenk |
Çok hediye aldım ama en büyük hayalim gerçekleşemedi. | | | |
|
aussichtsreich adjAdjektiv |
çok ümitli | | | |
|
aussichtsreich adjAdjektiv |
çok şanslı | | | |
|
viel Arbeit |
çok iş | | | |
|
meistens, höchstens |
en çok | | | |
|
oft advAdverb |
çok defa | | | |
|
sehr (/ zu) kritisch
Kritik |
çok eleştirisel | | | |
|
ganz plötzlich |
çok ani | | Adverb | |
|
Du bist so tapfer!
Lob |
Çok cesursun! | | | |
|
Das ist (sehr) gut.
Meinung, Beurteilung, Diskussion |
Bu (çok) iyi. | | | |
|
weil/denn am meisten |
çünkü en çok | | | |
|
auf Hochglanz poliert
(polieren) |
çok ince cilalanmış
(cilalamak) | | | |
|
in aller Frühe aufstehen
Schlaf |
çok erkenden kalmak | | | |
|
Es wird viel Mühe (/ Umstände plplural ) machen.
Einschätzung / (Umstand) |
Çok zahmet olacak. | | | |
|
Es hat mir sehr gefallen.
Beurteilung |
Çok hoşuma gitti. | | | |
|
Du verstehst nicht sehr viel.
Meinung, Verständigung / (verstehen) |
Sen çok anlamıyorsun. | | | |
|
Uns geht es allen sehr gut.
Befinden |
Hepimiz çok iyiyiz. | | | |
|
Das trifft sich gut!
Reaktion |
Bu, çok isabetli. | | Redewendung | |
|
Es ist gang und gäbe. / Es ist völlig üblich.
Häufigkeit, Verhalten |
Bu çok yaygın. | | | |
|
Es ist furchtbar langweilig.
Beurteilung |
Çok can sıkıcı. | | | |
|
Ich esse sehr viel. |
Ben çok yiyorum. | | | |
|
Du schläfst sehr viel.
(schlafen) |
Sen çok uyuyorsun.
(uyumak) | | | |
|
Ich vermisse euch alle sehr!
(vermissen) |
Hepinizi çok özledim. | | | |
|
Heute war sehr viel Betrieb.
Arbeit |
Bugün çok yoğundu. | | | |
|
Ich bin so einsam ohne dich.
Sehnsucht |
Sensiz çok yalnızım. | | | |
|
hocherfreut adjAdjektiv |
(über -den) çok memnun | | | |
|
ein gigantischer Erfolg |
çok büyük bir başarı | | | |
|
Ich sehe es ganz klar.
Wahrnehmung |
Onu çok berrak görüyorum. | | | |
|
Das ist nur allzu wahr.
Meinung |
O, sadece çok doğrudur. | | | |
|
Ich kann nicht schlafen und denke viel nach.
Überlegung |
Uyuyamıyorum ve çok düsünüyorum. | | | |
|
Die Medizin (/ Das Medikament) hat mich sehr schläfrig gemacht. |
İlaç çok uykumu getirdi. | | | |
|
Es gibt keinen Grund, so wütend zu werden.
Konflikt |
Çok kızmana gerek yok. | | | |
|
Rede ich deiner Meinung nach zu viel?
Sprechweise |
Sence çok konuşuyor muyum? | | | |
|
Es würde sicher viel Spaß machen.
Stimmung, Unternehmung |
Kesinlikle çok zevkli olurdu. | | | |
|
Sprich bitte nicht so schnell!
Verständigung / (sprechen) |
Çok hızlı konuşma lütfen.
(konuşmak) | | | |
|
Die Nachricht überraschte ihn sehr.
Reaktion |
Haber onu çok şaşırttı. | | | |
|
Erwarte nicht viel von ihm!
Ratschlag / (erwarten) |
Ondan çok şey bekleme.
(beklemek) | | | |
|
Es regnet und ist sehr kalt. Passend zu meiner Stimmung.
Befinden, Krise |
Yağmur yağıyor ve hava çok soğuk. Tam da benim ruh halim gibi. | | | |
|
Es war sehr schön mit dir.
Kontakt, Lob |
Seninle olmak çok güzeldi. | | | |
|
Ich möchte dich sehr gerne küssen.
Flirt |
Seni çok öpmek istiyorum. | | | |
|
Hier ist sehr viel zu tun.
Arbeit |
Burada cok iş var. | | | |
|
Es ist nicht viel weiter.
Entfernung |
Çok daha ileri değil. | | | |
|
Das kostet soviel Kraft. |
Bu çok güce mal oluyor. | | | |
|
Dein Gesicht ist deutlich schmaler geworden.
Aussehen |
Yüzün çok zayıflamış. (> zayıflamak) | | | |
|
Er ist ein sehr vorsichtiger Fahrer.
Autofahren, Verkehr |
O, çok dikkatli bir sürücüdür. | | | |
|
In den letzten zwei Wochen habe ich viel nachgedacht.
Meinung / (nachdenken) |
Son iki haftadır çok düşündüm. | | | |
|
Es war zu schwierig für mich.
Ergebnis |
O benim için çok zordu.
(zor) | | | |
|
Es ist nicht weit vom Hotel weg.
Entfernung |
O, otelden çok uzakta değildir. | | | |
|
Das ist mir sehr schwer gefallen. / Das war sehr hart für mich.
Handeln |
Bu benim çok zoruma gitti. | | | |
|
etw liebend (/ brennend) gern tun wollen
Absicht |
-i çok istekle yapmak istemek | | Redewendung | |
|
zu meinem (großen) Bedauern |
(çok) üzülerek belirtmek durumundayım ki | | | |
Ergebnis ohne Gewähr Generiert am 14.11.2024 17:19:22 neuer EintragEinträge prüfenIm Forum nachfragenandere Quellen (TR) Häufigkeit 15 |